Usüli Biyografisi
Divan edebiyatı şairi, mutasavvıf.
Usuli, on altıncı yüzyılın önde gelen divan şairlerindendir.
Usüli, günümüzdeki adı Giannitsa olan Yunanistan sınırları içinde bulunan Vardar Güncelcesi’nde doğmuştur. Usuli ’nin doğum tarihi hakkında bilgi yoktur. Adı Abdullah ’tır. Bazı kaynaklara göre öğrenimini tamamlamasının ardından ilmiye mesleğine girmek üzereyken tasavvufa yöneldi. Vardar Güncelcesi’nde büyüyen Usüli, İbrahim Gülşeni ’ye bağlanmak için Mısır ’a gitti. Şeyh İbrahim Gülşeni ile tanışıp bir müddet Mısır‘da bulundu. İbrahim Gülşenî‘nin 1534 yılında vefatı üzerine memleketine geri döndü. Ömrünün geri kalan kısmını Gülşenîliği Rumeli ’de yaymakla geçirdi; bir yandan da akıncı beylerine musâhiplik yapıyordu. Evrenosoğlu Abdi Bey ’den yardım görerek onunla bazı Rumeli şehirlerini dolaştı ve doğduğu şehirde vefat etti.
Usüli, Vardar Güncelcesi’ne döndükten sonra Gülşeniliği yayma gayretinde oldu. Dönemin edebiyat tarihçileri tarafından öğüt dolu şiirleri ve ilahileri sebebiyle “Sırr-I Nesimî” sıfatı ile anılır. Tasavvufi şiirler yazan Usuli ’de Nesimi ’nin etkisi görülmektedir.
Usüli, memleketine döndükten sonra kendisini Allah’a yaklaştıracak faaliyetler içerisinde olarak şiir dilini de bu yöne çekti. Dervişmeşrep bir hayat süren Usûlî ’nin şiirlerinde mütevazılık ve pervasızlık öne çıkan özellikleridir. Ağır olmamakla beraber kendi içerisinde makul bir dile sahip olan şiirler, on altıncı yüzyıl içinde öne çıkmıştır.
Gerek tezkirelerde verilen bilgiler gerekse şiirlerinden hareketle Usûlî ’nin ârif, derviş, kalendermeşrep, kimseye boyun eğmeyen, kanaat içinde yaşamayı şiâr edinmiş, pervasız, coşkun, dolayısıyla melâmet neşesini ve ilâhî aşkı daima ön planda tutan bir kişiliğe sahip olduğunu söylemek mümkündür.
Usüli ’nin eserleri hayattayken beğenilmiş, ismi duyulmuştur. Fakir bir hayat yaşasa da gururlu ve onurlu olduğu, insanlara hâlini bildirmediği bilinir. Eserlerinde ilk göze çarpan tasavvufi görüşleridir. Ayrıca dili zamanın göre çok düzgündür. Fazla eser bırakmamıştır. Genel olarak ünlü şairler ve otoriteler tarafından yetenekli bulunmakla birlikte yeteneklerini pek geliştiremediği belirtilmiştir.
Döneminin önde gelen divan şairlerinden olan Usûlî, çok yazmaktan ziyade edebiyatın hayata bakan yönü ile ilgilenmiştir. Bu sebepten fazla eseri bulunmayan şair, yine de kuvvetli bir divana sahiptir.
Usüli, 1538 yılında Vardar Güncelcesi, Yunanistan (Osmanlı Devleti) ’de ölmüştür.
Eserlerinden Örnek:
Hâtırum cem’iyyetin itdi perîşân ayrılık
Ayrılık kıldı bana dünyâyı zindân ayrılık
Şiirlerinden örnekler:
Yarenler ecel gelmeden
Gözümüz toprak dolmadan
Felek bizden öç almadan
Hele biz bir dem sürelim
Eserleri:
1. Divan
2. Manzum Hadis Tercümesi.
3. Güncelce Şehrengizi
4. Miraciyye
GAZEL I
Muttasıl sanma bizi cevr ü cefanun kuluyuz
Dostum gah cefa gâhi vefanun kuluyuz
Şah-ı hüsn oldun ise devlete mağrur olma
Hey begüm biz dahi senin yaradanun kuluyuz
Sana baş eğmezüz azadeyüz ey çerh amma
Gerçeksun diyelüm ol serv-i revanun kuluyuz
Bir büt-i Çine gönül verdük ise ey zahid
Bize kafir deme biz dahi Hudanın kuluyuz
Çün bakası yoğ imiş tac u kabayı nidelüm
Bu fena dehrde bir köhne abanu kuluyuz
Kimisi şah u kimi beğ kimi paşa geçinür
Ey Usuli hele biz dahi filanun kuluyuz
GAZEL II
Aşk odundan şem gibi dinmedi yaşım benim
Ah kim onulmadı bağrımdaki başım benim
Zehr-i kahr ile felek tasın tolular içmeğe
Bezm-i mihnetle bulunmadı ayakdaşım benim
Künc-i gamda yar-ı canım gönlümün eğlencesi
Derd ü mihnet yoldaşım gamdur karundaşum benim
Ben ölüp hak olıcak erbab-ı şevkünden yine
Kase olmazsa aceptür bu sırık benim
Ni ’met dünyaya bakmadım Usuli olalı
Künc-i mihnet meskenim derd ü bela aşim benim
İBRAHİM GÜLŞENİ ’YE MERSİYE
İLK BEND
Yazık degül mi nice bir ey dehr-i kine-var
Derd ü gam ile ağladasın bizi zar ü zar
Bir dem dıraht-ı ömrüme ber vermedün veli
Etdün doyunca dest-i cefayile sengsar
Yaş nice dökmeyem ki gam-ı rüzgardan
Çeşm-i ümmid ü dide-i bahtum dolu gubar
Halum harab dide pür ab ciğer kebab
Dil bi-karar ü şişe-i hatırda inkisar
Bag-ı zamanede yüze gülmez gül-i murad
Har-ı belada olsa benüm gibi sad-hezar
Bu mülk içinde hiç kişi kamın bulmadı
Ger şah-ı kambin ü eger mir-i kamkar
Derda ki seng-i hadise-i rüzgardan
Ayine-i Sikender ’e erişdi inkisar
Beytü ’l-hazendedür kamu Ya ’kub gibi halk
Kapdı meğer ki Yusuf-ı bu gürk-i cinan-şikar
Yerden şu denlü çıkdı göge dud-ı ah kim
Ebr oldı gökden ehl-i zemin üzre nar-bar
Ol afitab kara yere girdi mi acep
Ya kabr-i tenge sığdı mı derya-yı bi-kenar
Kavlinde sadık idi vü Sıddık-ı vakt idi
Oldı meğer ki Ahmed-i Muhtar ’a yar-ı ger
Kıldı kaba libas-ı hayatın bildi kim
Arif katında ar olur esbab-ı müstear
Enfas-ı kutb-ı laciverd idi
Min ba ’d ola mı ya ’ni felek kar-ı üstüvar
Tenha gönüldi gün gibi kendi sonunda biz
Kaldık ayakda saye gibi hor u bi-karar
Ey hak-i rü-siyah kanı Gülşeni kanı
Ol ma ’rifet güherlerinün ma ’deni kanı