Hipokrat M.Ö. 460’lı senelerde, Ufak Asya olarak geçen Anadolu’nun batısında bulunan Cos adasında dünyaya gelmiştir. Hayatının çocukluk yarıyılını burada geçiren Hipokrat’ın babasının tıbba olan alakası onun da bu alana yönelmesini sağlamıştır. O’nun hayatı millet arasında söylenen bir ekip rivayetlerden öteye gidememiştir. Yaşamını, dinsel bir ekip inançların ve mitolojik unsurlarının tıbba girmesine karşı olmaya adamış, hastalıkların […]
Hipokrat M.Ö. 460’lı senelerde, Ufak Asya olarak geçen Anadolu’nun batısında bulunan Cos adasında dünyaya gelmiştir. Hayatının çocukluk yarıyılını burada geçiren Hipokrat’ın babasının tıbba olan alakası onun da bu alana yönelmesini sağlamıştır. O’nun hayatı millet arasında söylenen bir ekip rivayetlerden öteye gidememiştir. Yaşamını, dinsel bir ekip inançların ve mitolojik unsurlarının tıbba girmesine karşı olmaya adamış, hastalıkların çoğunun, insanların doğa kanunlarına ve tabiat kaidelerine ters şekilde davranmasından ileri geldiğini şiddetle korunmuş ünlü bir tıp adamının hayatına mitolojinin karıştırılması da garip bir paradoks olarak görülmektedir. Rivayetlere göre, Hipokrat’ın ilk hocayı babası Eskülab’dır. Hipokrat’ın Thessalus ve Dracon isminde iki oğlu olduğu öğrenilmektedir. Onlara hekimliği Hipokrat öğretmiştir. Bir kızı vardı. Damadı ünlü bir hekim olan Polybe’ydi. Kızlar o çağda rahatça hekim olamıyorlardı. Bir Hayli erkek torunu O’nun ismini Hipokrat 3, Hipokrat 5,Hipokrat 7 aldı. Hepsi de O’nun mektebinde talebe oldular.
İnsanlığın baki sevgisini kazanmış ünlü bir birey olan Hipokrat, hayatının ehemmiyetli bir kısmını bir gezgin olarak geçirmiştir. Daha Önceki Yunanistan‘ı gezmiş, pek çok hastayı rehabilitasyon etmiş ve çok rakamda talebeye tıp dersi vermiştir. Onunla alakalı yazılan bazı yazılarda ise gençlik yarıyılında Arabistan‘a gittiği ve burada Darılı bilge Imhotep’e atfedilen tıp yapıtlarının çoğunu araştırdığı da belirtilmektedir. Hipokrat, uzun seneler süresince Atina’da yaşamış, Tesalya, Makedonya, Anadolu’ya muhtelif geziler yapmış Makedonya hükümdarı olan Percidas’ı rehabilitasyon etmiştir. Namı İran’a kadar gitmiş olan aynı yarıyılın Pers imparatoru Serhas, O’nu ülkesine zengin hediyeler taahhüt etmek sureti ile, İran’a davet ettiği halde, o ülkesinin düşmanı oldukları için bu öneriyi kabul etmemiştir.
O, çağdaş tıbbın ilk sistemli kurucusu olarak görülmektedir. Sistematik şekilde insan zekâsını kullanmaya, akılcılığa, gözleme, tecrübeye ve deneye direnen modern tıbbın doğması, bazı yayınlarda “tarihin en büyük hekimi” olarak nitelendirilen Hipokrat sayesine reelleşmiştir. Tıbbın Atası nitelendirmesi de onun için kullanılanlar arasındadır.
Hipokrat, Tesalya’nın Larissa kentinde yaşama veda etti. Vefat tarihi bütün olarak belirsiz hekimin M.Ö. 4. ya da 5. asırda can verdiği öğrenilmektedir.
Hipokrat’a göre tıbbın en temel görevi, doğanın iyileştirmeye müteveccih usullerini taklit etmek, doğaya bir nevi takviyeci olmaktır. Rehabilitasyonlarda perhiz, nebatsal orijinli bazı ilaçlar, cerrahi teşebbüsler ve hidroterapi yer alır. Hipokrat, günümüze göre daha ilkel olan bazı cerrahi imkânlar içinde, mesane, böbrek, kulak ve göz ile alakalı cerrahi teşebbüslerde bulunmuştur. Repanasyon, laparatomi, amputasyon operasyonlarını yapmış, çok iyi bildiği bir mevzu olan çıkıkları rehabilitasyonunu yapmıştır. Hipokrat, özellikle kırık ya da çıkık rehabilitasyonunda büyük galibiyet göstermiştir.
Hipokrat, hekimliği, mitolojik ögeler ve dinsel figürlerden tamamen kurtararak, gözleme ve tecrübeye dayalı laik ve usçu bir doğa bilimi ebadına getirmek ile kalmayıp, tıbbi etiğin lideri de olmuştur.
Yazar: Taner Tunç