Bella Eskenazi Biyografisi
Şair Orhan Veli Kanık ünlü ‘Sere Serpe ’ şiirini onun için yazmıştı…
Bella Eskenazi, 1923 senesinde İstanbul ’da Bendavid ailesinin üç kızının en ufağı olarak doğmuştur. Bella Eskenazi, daha Fatih devrinden beri İstanbul ’da meskûn köklü bir ailenin kızıdır. Annesi, Romanya ’dan İstanbul ’a göç eden bir Yahudi ailesinden gelmektedir. Dora ve Seza isimlerinde iki ablası vardır. Bendavid ailesi 1934 senesinde soyadı yasayı ile “Kent” soyadını aldı. Bella Eskenazi ilkokul ve ortaokulu İstanbul ’da farklı mekteplerde bitirmiş.
40 ’lı yıllarda Ankara ’da Hoş Sanatlar Müdürlüğü ’nde çalışan ablası Dora ’nın yanına sık sık giden Bella Eskenazi, Güncelden 1940 senesinde eskrim şampiyonası için Ankara‘ya gittiğinde ve Güncelden ablasında kalırken eniştesi Erol Güney ’in üniversite senelerinden beri tanıdığı ve Çeviri Bürosu ’nda da arkadaşlığını sürdürdüğü Orhan Veli Kanık ’ın evlerine ziyareti sırasında bu vesile ile tanışmış olur.
Bella Eskenazi, Orhan Veli Kanık ’ın akademisyen dostu Erol Güney sayesinde tanışmışlardır. Bella Eskenazi, Erol Güney ’in eşi Dora’nın kızkardeşidir.
1946 senesinde İsmail Hakkı Tonguç ve Sabahattin Eyüboğlu, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile görüşürler. Cumhurbaşkanı ’na “Hasanoğlan ’da İngilizce dersi verebilecek bir kız bulduk, ama ismi Bella” dediklerinde aldıkları cevap, ‘adından size ne, ha Bella ha Ayşe ne fark eder! Alın hiç durmayın! ’ olur.
Bella Eskenazi liseyi bitirmediği için hoca değil de kütüphaneci olarak işe alınır. Ücret bordrosuna ise “elektrik ve makine teknisGüncel” yazılır. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü ’nde İngilizce, Fransızca ve Almancanın yanı gizeme jimnastik dersleri, bazen de coğrafya dersleri de verir. Bir yandan da lise bitirme imtihanlarına hazırlanıyordu. William Shakespeare ’in Bir Yaz Gecesi Düşü isimli yapıtını sahneye koyan talebelerin yanında da o vardır; sahne tertip etmesine dayanakçı olmakla kalmaz, oyundaki dansları da oyunculara o öğretir.
29 Ağustos 1947 günü TBMM ’de görüşülen mevzular arasında, Meclis ’te; hükümete liseyi bitirmemiş bir Yahudi kızının para mukabilinde Hasanoğlan ’da ders verip vermediği sorulur. Böylece Bella ’nın Enstitü ’deki hocalığı son bulur.
Bella Eskenazi, Hasanoğlan Köy Enstitüsü ’ndeki işine son verilince İstanbul ’a döner. Annesiyle İstiklal Sokağı ’ndeki Hacopulo Hanı ’nın sürükleme katında bütün Boğaz ’ı ve Haliç ’i gören bir daireye yerleşir. Dört sene kadar oturdukları bu evin davetlileri arasında Orhan Veli Kanık da vardır. Kazanç, bir köşede oturur, konuşulanları suskunca dinler. Evde alkol yoktur, yarım saatliğine Lambo ’ya gider, iki tek atıp döner. Bir defasında da evin cumbasında oturup konuştukları basamakta sızar kalır.
Şair Orhan Veli Kanık, uzun seneler Bella ’ya kur yapar. Bir de ad bulur ona: Düşes. “Karşı” isimli kitabını 1949 senesinde Bella ’ya verirken ilk sayfasına, “Bu iş böyle yürümez duchesse!” yazar.
Mektepten bildiği Almanca ’nın yanına, kendiliğindene bildiği beş dili daha ilave etti: İngilizce, Fransızca, Almanca, Yunanca ve İtalyanca. Bella Eskenazi, Sabahattin Ali ile de yakın arkadaşdı.
Bella Eskenazi, 1952 senesinde Moris Eskenazi ile evlendi, Barselona ’da yaşayan Karen isminde bir kızı, bir torunu var.
Bella Eskenazi, 28 Nisan 2023 tarihinde 100 yaşında İspanya, Barselona ’da can verdi.
Ayrıca Şair Orhan Veli Kanık, “Sepe Serpe” isimli şiirinin de Bella Eskenazi için yazmıştır.
“Sepe Serpe” isimli şiirininhikayesi :
Yer Ankara ’da Sabahattin Eyuboğlu ’nun evi, sene 1946. Ev ulusu ve konuklar salonda otururken ufak odada genç bir kız sedire uzanmış, gönülsüzce ders çalışıyor. Odanın öbür köşesinde, şair, kâğıda bir şeyler yazıyor. Sonra genç kıza uzatıyor kağıdı: “Bak, senin için bir şiir yazdım.” Okuyor genç kız:
SERE SERPE
Uzanıp uyuyuvermiş, sere serpe;
Entarisi sıyrılmış, hafiften;
Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
Bir eliyle de göğsünü yakalamış.
İçinde makûsluğu yok, biliyorum;
Yok, benim de yok ama…
Olmaz ki!
Böyle de uyunmaz ki!
Orhan Veli Kanık
Bella Eskenazi, Şair Orhan Veli Kanık “Anlatamıyorum” şiirinin kendisine yazıldığını verdiği bir beyanatta şöyle anlatmıştır:
Oysa Şair Orhan Veli Kanık ya fotoğraf yapar, ya şiir yazar ya da bir şeyler okurdu. Ben de ‘İyi misiniz, gemileriniz mi battı? ’ dedim. “Bir şeyim yok.” dedi. “Ama ne yazıyorsunuz ne de çiziyorsunuz, bir şeyiniz var.” diye üsteleyince “Evet var, biliyorum ama anlatamıyorum.” demişti. Sonra da o ünlü “Anlatamıyorum” şiirini yazıp “Buyrun bunu size hediye etmek isterim.” demişti.
Anlatamıyorum
Ağlasam sesimi dinler mısınız,
Dizelerimde;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar hoş,
Sözcüklerinse kifayetsiz olduğunu
Bu tasaya düşmeden evvel.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek muhtemel;
Epeyce yanaşmışım, dinliyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan Veli Kanık